Dua ve İkaz!

Malum bizim bir stratejik ortağımız var: Amerika!

Bir tek anamızın ırzına geçmediği kaldı! (Onu da bilmiyorum)

Son 30 yılda, Türkiye’nin tüm kırmızı çizgilerini bilerek ve adeta gözümüzün içine bakarak geçti.

Askerimizin başına çuval geçirerek, ülkenin haysiyetini beş para etti.

PKK’yı başımıza musallat eden o…

Kendi ellerimizle getirtip Kuzey Irak’a yerleştirdiğimiz Çekiç Güç ile Kuzey Irak’ta bir biberon Kürt devletini kurduran o.

Şimdi de yine BOP projesiyle Suriye’yi parçalayıp, içinden PYD’li sergerdelere devlet kurduran o.

İŞİD’i kurdurup onlar sayesinde Suriyeli Kürtlere bir savaş tarihi yazdıran o!  Güya “IŞİD ile mücadele ediyorlar” diye dünyanın gözü önünde Türkiye’nin kanına susamış bir terör örgütünü destekliyor. İyi yetişmiş adamlarını gönderip onlara rehberlik etmelerini sağlıyor.

Sonra dönüyor utanmadan “Türkiye bizim Müttefikimiz!”  diyor. Bu yılışık, haysiyetsiz fahişe diplomasiye haddini bildirecek yok mu desem gözler Çin’e Rus’a dönüyor.

Çin tarihi düşman, Rus hain bir evlat! Amerikalının sofrasında bir kadeh şarap içince, burnuna halka takılmış muti bir ayıya dönüyor! İnanmayın düşmanlıklarına. Hepsinin ipi aynı efendinin elinde! Siyonistlerin!

Bu ne kadar yılışık bir dünya, bu ne kadar haysiyetsiz bir zaman ve bu ne kadar şerefsiz bir ilişki! Nasıl bir zamana kalmışız ya Rabbi! Acz içinde perişanız!

Oluk gibi Müslüman kanı akıyor! Türkmen kanı Fırat, Arap kanı Dicle olmuş!

“Bu ne böyle!” diye sorsanız, ocağı batasıca Beyaz evin zennelerinden biri çıkıp, “ne münasebet canım Türkiye ile ilişkilerimiz iyi. Biz Türkiye ile stratejik ortağız” diye beyanat veriyor!

Şu sefalete, şu rezilliğe bakın. Niçin böyle yapıyorsun ortak? dediğinizde “Efendim onlar IŞİD ile mücadele ediyor!” diyorlar. Ulan o IŞİD denilen belayı sen yaratmadın mı? Çek ipini.

Yalan. Allah canınıza IŞİD den beterini tebelleş etsin inşallah! Sizinkilerin diliyle söyleyeyim, “Allah ocağınıza ateş düşürsün!”

Bu nasıl bir dünya böyle, bu ne şerefsiz ve haysiyetsiz bir yaşam ya Rabbi!

“Vehen” demek ki bu imiş!  Dünyaya razı olan Müslümana ne dehr insaf ediyor ne zaman ne imkan!

Daha da acısı şu yaşananlara Müslüman İran, alkış tutup destek veriyor. Kürt kardeşler ise “Bunu bizim için yapıyor” sanarak oluk gibi kan akıtıyor. Kendisine nasıl bir zulüm gömleği giydirildiğinin farkında bile değil. Gavurun eliyle gelen “ferec”e razı olmuş!([1])  Ve daha da kötüsü hakikaten zannediyor ki o toprakları kendisine bırakılacak!

Hayır hayır! Kuran hakkı için yalan! Oralar size bırakılmayacak! Nasıl ki Arkeoloji, Tevrat’ın içinde geçen yerlerin ispatı için kurulmuş, vallahi Büyük Ortadoğu Projesi denilen melanet proje de yine muharref Tevrat’ta geçen bir hayali; Büyük İsrail devletini kurmak için geliştirildi. Bu işi gerçekleştirmek için ta 1980’lerde düğmeye bastılar.

PKK, el-Kaide, IŞİD, DEAŞ nasıl ki şu zalim ve haysiyetsiz Amerikalıların İsrail namına ürettikleri bir örgüt ise PYD de aynıdır. HDP de aynıdır. Hatta gördük ki FETÖ de aynıdır.

***

Allah’ım şu millet sana bin yıl hizmet etti diye mi tüm bunları yaşıyor?

Neden haysiyetsizliğe ve şerefsizliğe bu kadar imkân tanıyorsun Allah’ım! Sırf ahmak olduk ve “vehen yüreğimizi kapladı” diye kadere bu kadar ağır fetvalar verdirmek senin hangi hikmetine giriyor Allah’ım?

Biz senden “ferec!” istedikçe sen bize yeni yangınlar ve ihanetler gönderiyorsun.  Allah’ım helak edeceksen bizi semavi bir afetle sen helak et! Bizi içimizdeki ahmaklardan dolayı helak edeceksen bari sen eyle! Sana bin yıl hizmet etmiş şu milleti, şu haysiyetsiz ve şerefsiz mütegallibenin insafına bırakma!

Biz Sen’den “Nur istiyoruz, sen bize yangın veriyorsun! Yandık diyoruz, boğmaya kan gönderiyorsun!” (Akif)

Kabul ediyorum, biz lütfunun kadrini bilemedik Allahım. Kabul, sen “kadim kavmin”e yeniden nusret veriyorsun([2]). Sen Allah’sın dilediğini yaparsın

Ey Rabbim ama sen Alemlerin Rabbi’sin! Onlar senin kulların da biz senin kulların değil miyiz?  Ahmaklık, senin katında zalimlikten de mi beter bir kusur?

Mütegallibenin, despotun, Zalimin kılıcını daha ne zamana kadar yüksekte tutacaksın Allahım!

Evet biliyorum, huzuruna çıkıp Senden bir şey isteyecek yüzümüz yok.  Ama sen Allah’sın! Kendine, “Rahmetle muamele” etmeyi yazdın.

Onların nusret edilmeye hakkı varsa bizim de senden ümit etmeye ve yardım istemeye hakkımız var! Vallahi senden ümidimizi kesmeyeceğiz. Senden istemeye devam edeceğiz. Sen elbette şanına yakışanı yaparsın! Biz de senin kullarınız Allah’ım!

Bu millet Adını yüceltmek, asıl düşmanların olan zalimlerin belini kırmak için asırlarca dört bir kıtada senin rızan için at koşturdu. Şimdi onu, şu soysuz, adi zalimlere ezdirmek senin hangi adaletinin içine giriyor Allah’ım!

Vallahi benim aklım ermiyor Ey Rabbim! Sen, Senden istenmediği zaman bile kuluna verensin. Şimdi biz senden yardım istiyoruz, ferec istiyoruz, birazcık huzur istiyoruz. Bunu sen vermezsen kim verecek?

Allah’ım kul sana dua etmezken bile sen ona icabet edensin. Şimdi bizim dillerimizde tüy bitti, ağzımız kurudu istemekten… Senden biraz huzur ve yardım dileniyoruz. Sen vermezsen kim verecek Allah’ım!

Allah’ım kulun sana tazarru ve niyaz ile yalvarmazken de sen ona merhamet edensin. Şimdi bir millet ayakta, Sana tazarru ve niyaz ediyor, yalvarıyor. Sen ona merhamet etmezsen kim ona merhamet edecek Allahım!

Allah’ım Sen ki Nuh’un kavmine öfkeyi Tufan eyledin!

Sen ki İbrahim’e narı (ateşi) bostan eyledin.

Sen ki Musa’ya denizi yarıp hıyaban eyledin.

Sen ki Davud’a demiri ve dağı muti u hayran eyledin. Süleyman’a ins u canı emirber ‘sekalan’ eyledin.

Ahir nebin, Resulün (sav) için Ay ve Güneşe “Uyun ona!” diye ferman eyledin.

Şimdi aynı gerekçe ile senden iki cihan serveri Muhammed Mustafa sallahu aleyhi vesselem efendimize salat ve selam etmeni ve o selat ve selam hatırı için bize bir çıkış ve izzet bahşetmeni niyaz ediyoruz.  Acele tarafından istiyoruz tecil etmeden Ey Rabbim.

Kerem sahibi sensin, Şeref sahibi sensin. İzzetin tamamı senindir. Sen Kahharsın. Zalime düşmansın.

Biz şu hainlerden daha mı zalimiz ki dehrin tüm hıncı bizedir?

Biz hasmımızdan daha hain miyiz ki kılıcımıza nusret vermiyorsun?

Senin adetindendir, “Nice azlara, nice çoklara karşı nusret verdir!”

Bilirim zalim, senin kılıcındır. Onunla düşmanlarını kahr u perişan edersin. Sonra dönüp o kılıcı da kırarsın.

Ey Rabbim! Asırlardır zalimlerin kılıcını başımızdan eksik etmedin. Ne zaman bitecek bu fatura. Ve ne zaman sıra şu zalim kılıçları kırmaya gelecek!

Evet, biliyorum, biz mazlum olmayı bile başaramıyoruz. Allah’ım aklımızı bize iade et! Allah’ım bizi başsız bırakma. Allah’ım bizi çaresiz bırakma. Allah’ım basiret bağışla şu ümmete!

“Benden ümit kesmeyin!” buyuruyorsun. Daha ne zamana kadar sadece umutla besleneceğiz Allah’ım!

Bize merhamet et! Bize acı! Biz sana inandık. Başka da bir şey bilmiyoruz. Hiçbir şeyimiz yoksa bile dinimizin adı hatırına bize merhamet eyle. Bizi yücelt.

Hak üstündür buyurdun. Biz hak olmasak da bu din haktır. Bari o din hakkı için bize merhamet et. Çünkü o din senin Resulünün dinidir. Amin!

Bir İkaz

Bu arada bir ikazda bulunmak istiyorum. Başta, Gaziantep ve Hatay olmak üzere tüm Güneydoğu Bölgesi’ndeki il ve ilçelerde ne kadar tabu ve nüfus kayıtları varsa hepsi hemen tespit edilip mikro filmleri alınarak daha kuzeye bir yerlere taşınıp muhafaza edilmesi gerekiyor.

Yıllardır tüm ikazlarımıza rağmen bir halt yapılamadı. Şu gaddar ejderha, BOP projesi çerçevesinde tüm arazileri bir bir yutuyor, ateşlere veriyor. Girdiği her yerde önce tapu ve nüfus müdürlüklerini yakıyor.

Uyanın! Buraların tarihi imha ediliyor. Sahipleri imha ediliyor. Kayıtları yok ediliyor ki yarın hiç kimse hiçbir şey talep edemesin!

Bağdat’ta öyle yaptılar. Musul’da öyle yaptılar Kerkük’te öyle yaptılar. Halep, Hama, Humus’ta öyle yaptılar. En son Mempiç’te aynısını yaptılar. Buraları İsrail devraldığında kimse diyemesin şuralar benimdi diye yapıyorlar…

Suriye’yi Irak’ı hallettiler. Şimdi anlaşılıyor ki sıra Türkiye içinde kalan toprakları devşirmeye geldi. Ellerinde PKK var. Bir yığın hain de var sırada bekliyor, “acaba bana da ihanet etme hakkı verilir mi?” diye.  Benim iktidara,  “yeni küskünler yaratmayın” diye yalvarıp yırtınmam bundandı.

Onların istediği yerler, Bingöl’den Tarsus’a kadardır. Tabii Mersin’i de içine sokabilirler mi bilmiyorum!

Ben size müteyakkız olun diyorum! Elimden dua ve ikaz etmekten başka bir şey gelmiyor. Dinleyin, tedbir alın ve uyanık olun istiyorum. Bunun dışında hiçbir beklentim yoktur. Şöyle kararsız, değişken fani; acılarla dolu bir dünyada, insana, nesi olsa keyif verir ki?

Parası olan tadını mı çıkarıyor ki onu isteyeyim. Ömrü olan huzur mu buluyor ki onu isteyeyim. Mülkü olan elinde tutabiliyor mu ki onu isteyeyim. Gençliğim gidiyor, ömrüm gidiyor tutamıyorum. Ne isteyeyim ki!

Ben bir tek iman selameti ve hüsnü hatime istiyorum. O da sizin elinizde değil! Rabbim lütfederse, eder.

Şu kadar ahmaklığımıza rağmen bir de çıkıp kadere öfke ile itiraz ettiğimize göre, halimiz Rahmet-i Rahmana kalmış! Rabbimizin merhametine muhtacız!

Allah şu millete acı merhamet et. Bani de aralarına kat! Amin!


[1]) “Biz ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz-fakat kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.(Lemalar, 107)

[2]) (İsra, 6. ayet)

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

Darbeler Nereye Kadar?

İman Gözüyle Bakmak İnsanın bireysel kaderinde olduğu gibi millet ve toplumların kaderinde de yaptıklarıyla yüzleşme …

2 YORUM

  1. Hocam bu yazınız beni çok etkiledi lâkin içinde olana isyanda var içinde.. Şaşırdım hocam çok dolmuşsunuz.,…inanın seccadelerimizde ağlamaktan başka bir çaremiz kalmamış..tek bildiğim bütün karanlıkların arkasında güneş doğar.,……..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir