Mehmet Ali Bulut, Dua Mitingleri İstedi

Haber 7 yazarı Mehmet Ali Bulut, Bosna Savaşı’nın en karanlık günlerinde yaptığı ve o dönem hayata geçirilen önerisini bugün yeniden yaptı. Anadolu’daki şehzade şehirlerinde slogansız dua minitgleri yapılmasını istedi.

CHP- MHP İTTİFAKI

Türkiye’de her olay o kadar suni ve o kadar ‘kör gözüne parmağım’ olmaya başladı ki, nerede ise maden ocağı çöküşünü bile Ergenekon Örgütü’nün eseri bileceğiz.

Kim bunlar? Neden kritik zamanlarda yangına körükle giderler? Dertleri ne, amaçları ne?

Kendilerini ‘ulusalcı’ diye lanse ediyorlar. Gerçekten iddia ettikleri gibi iseler, bilsinler ki yaptıkları işler bir ulusu tarihten silmenin numuneleridir!

Yok, eğer, o sıfat altında Kürtler’in bağımsızlığını amaçlamış saklı bir örgüt iseler -ki APO’nun bunların adamı olduğu nerede ise mevsuk hale geldi- yine yanlış yapıyorlar. Çünkü masum insan kanı üzerine inşa edilecek bir bağımsızlık hareketiyle ortaya çıkmış bir yapı, bu coğrafyada asla barış yüzü görmez. Yani -farzı muhal- şu olan bitenler sonucunda Kürtler bir bağımsızlık elde edip sonra da rahat içinde yaşayacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar.

Zira bu şekilde zaten Kürtler’e küstürülmüş Arap ve Farslar’dan sonra, bin senedir kardeşi olan Türk’ü de onun aleyhine sevk etmiş oluyorlar. Demek ki bu Ergenekoncular Kürtler’in de dostu değildir.

Peki, o zaman bunlar gerçekte ne istiyorlar?

***

Hadi diyelim ki bir terör örgütünün illa da bir amacı olması gerekmiyor. Peki, şu, milletten oy bekleyen Baykal ile Bahçeli’nin derdi ne? Neden ortada bir Kürt sorunu yokmuş gibi hareket ediyorlar ve neden meydana gelen -çoğu provokasyon olan- her olayı, açılım projesinin boynunu yüklüyorlar?

Gerçekten bir Kürt sorunu yok da iktidar mı bunu yaratıyor? Şeh Said olayını da mı bu iktidar yarattı? Muğlalı Olayı, Dersim hadisesi. Bütün bunlar açılımın eseri olamaz herhalde…

33 erin ısmarlama katledilişleri sırasında bu iktidar yoktu. Bir ODTÜ öğrencisinin alınıp, bir Kürtçü militan haline getirilmesi ve sonra tamamen gözetim altında büyütülüp milletin başına bela edilmesi de mi bu iktidarın eseri?

Ülkenin bölünmenin eşiğine getirildiği 1990’lı yıllarda bu iktidar mı vardı? Bu iki siyasetçi bu kadar mı basiret yoksunu? Yoksa onların bilip de milletin bilmediği bir şeyler mi var?

O zaman çıkıp açık açık bunu söylesinler. Remizlerle, işmarlarla, imalarla anlatma zamanı değildir. Memleketin satılmakta olduğunu söylüyorlar. Çıkarsınlar bir belgeyi milletin önüne koysunlar.

Mamafih CHP’ye göre kendisi dışındaki tüm iktidarlar, ülkeyi birilerine peşkeş çekmek için vardırlar. Dolayısıyla ‘ülke satılıyor söylemi’, CHP adına, tanıdık bir ifadedir. Boğaz köprüsü yapılacağı zaman da iktidar memleketi satıyordu. Rahmetli Özal Türkiye’yi dış pazarlara açarken de memleket satılıyordu. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dünya insanlık alilsine katılması için çaba sarf edilirken de memleket satılıyordu.

Ortada satılan atılan bir şey yok. Bu millet onların niyetini biliyor. Onların arzu ettikleri yönetim şekli, gidip bir şehrin etrafını saracaksın -Dersim’de olduğu gibi- topa tutup yakacaksın ama yine de kimseden tıs çıkmayacak. İşte CHP’nin anladığı yönetim şekli bu!  Yasaklar, yasaklar, yasaklar… Ve karşı çıkanların imha edilmesi! CHP’nin mantalitesi çözümünden yana değil. Köstekleyici muhalefetten hayırlı işlere vakti kalmıyor.

CHP ATINA BİNMİŞ BİR MHP

Peki, bu milletin bekası uğruna ‘dervişül hal’ -hadi alp/eren diyelim-  olmaları gereken MHP’lilere ne oluyor? Onlar da mı Kürt diye bir şey olmadığını sanıyorlar? Hadi Kürtler’in gerçekten de Türklük’ten bozulma bir kavim olduğunu var sayalım. Bu durum, orada bir sıkıntı olduğunu ortadan kaldırmıyor ki! Yangını yok etmiyor ki. Her gün yeni acıların yaşanmasına mani olmuyor ki?

Diyelim ki CHP iktidarını kaybettiği ve bir türlü de iktidar olamadığı için öfkeli, basireti bağlanmış, vicdanı kör olmuş ve her hayra mani oluyor. Peki, MHP de mi akıl tutulmasına uğradı ki CHP’nin atına binmiş?

Eğer iktidar yanlış yapıyor ve bu gemiyi karanlık sulara sürüklüyorsa neden müdahil olmuyorlar? Hiçbir teklifte bulunmadan, hiçbir çözüm önermeden, hiçbir faaliyet göstermeden, yapılan bir işe “yanlış efendim!” demek milliyetçi olmak için yetiyor mu? Engin ufuklu Türk milliyetçiliği ancak bu kadar mı yapabiliyor. Hani doğru önerileri, doğru projeleri?

Bu sorunu -Kürt sorunu veya terör- nasıl ortadan kaldırmayı düşünüyorlar?

Hadi önceki sıkıntıları saymayalım. 1984’ten bugüne kadar yaşanan ve giderek, iki halkı birbirinden uzaklaştıran, yarayı sarılmaz hale getiren şu terör belasını nasıl çözecekler? İktidara geldiklerinde uygulayacakları bir ‘rahmani usul’ var da bugüne kadar bunu saklı tutuyorlarsa bunun vebali daha büyüktür. Ya bu millet onları hiç iktidara getirmezse. O zaman bu yangın devam mı etsin?

MHP,  içinde kümelenmiş ‘ulusalcı/ırkçı’ların oyununa gelmemeli. Türk milliyetçiliği, çok uluslu Osmanlı bünyesinde ortaya çıktığı için, dışlayıcı değil, kucaklayıcı yapıdadır. En azından bugüne kadar böyle geldi. Ama şimdilerde görüyorum ki MHP, nerede ise tamamen ulusalcı/Türkçülerin kontrolü altında. En azından MHP’den gelen öneri ve yaklaşımlar ırkçı bir Türkçülüğün eseri gisi. Pozitif milliyetçiliğin değil.

Sürekli MHP’yi ikaz etmemin altında elbette bir korkum var: O da CHP-Türkçü ittifakı. Ne zaman bu ikili ittifak etmişse, memleketin başı derde girmiştir. O zamanlar belki yoktu ama İttihat ve Terakki dahi bir CHP -CHP’yi ittihatçılar kurdu- ve Türkçü ittifakıdır. Evet, CHP ne zaman MHP’yi elde etmişse, memleket felakete sürüklenmiştir. En son birliktelikleri 60 ihtilalidir. Menderes, CHP’lilerin Türkçüleri elde etmesiyle idam edilmiştir. Onların desteği olmadan bir varlık gösteremiyorlar.

Dolayısıyla şimdiki ittifakları da milletin hayrına değildir. MHP içindeki ‘ehli insaf’, bunu görmüyor mu? Görüyorsa neden müdahale etmiyor?

Bu süreç, ya onları bütün bütün tasfiye edecek, ya da milletin iradesi harici kuvvetlerin eline geçecek, tıpkı Birinci Cihan Savaşı’ndan sonra olduğu gibi, birileri gelip haritamız üzerinde yeni tadilatlar yapacak!  Emin olabilirler bundan CHP’nin canı yanmaz. Çünkü CHP’nin nabzı milletin vicdanı ile birlikte atmıyor. Ama MHP farklı! En azından bendeniz Bahçeli’den hâlâ ümitvarım.

Çözüm istemeyerek, çözümlere mani olarak sıkıntılar aşılmaz. Büyük ve ihtişamlı bir geleceğe kapı aralayacak şu meselelerde müdahil olmayan, olmak istemeyen gelecekteki süreçte zaten oyuna dahil edilmez.

Türk milliyetçiliği, mevcut halden memnun ise bir diyeceğimiz yok. Değilse bilsinler ki böyle devam ederlerse millet, onlara rağmen istikbali için bir rota çizecek. İstikbalin yüksek burçlarında parıldayan Asya medeniyetinin temsilcisi olacak evlatlarımız geriye dönüp bugünleri değerlendirdiklerinde hiç şüpheniz olmasın “Yuh!” demekten kendilerini alamayacaklardır. Ve bundan, CHP gibi davranmaya başlayan MHP de nasibini alacaktır.

Oysa MHP’nin, CHP gibi davranamaya hakkı yoktur. CHP’nin kökleri rejimin içindedir. MHP’nin kökleri milletin bağrındadır. En azından biz öyle sanıyoruz. Millet şu ‘ayrık otu’nu (altıok zihniyeti) hayatından söküp attığında büyük ihtimalle CHP kendiliğinden tasfiye olacak. Ama MHP, umulur ki en azından müspet milliyetçiliği ile milletin gönlündeki yerini koruyacak. Eğer CHP ile aynı safta görünmeye devam ederse, haberi olsun, o ayrık otunun kökleri sökülürken, onların damarları da zarar görecektir.

Bizden söylemesi. Bu topraklar üzerinde yaşayan Müslüman Türk halkının i’tilası (yükselmesi) devam edecek. Kader yeniden Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Türk coğrafyasının sevk ve idaresini bu milletin uhdesine veriyor şükür. Bunu Amerika gördü. Avrupalılar da sezmeye başladı. Bu ittifak ve yükselişten en ciddi zarar uğrayacağını sanan İsrail, o yüzden bu projeyi bozmaya ve içimizdeki parmakları ise suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Haa şunu unutmayın. Bu coğrafyada faaliyet gösteren Amerikalılar’ın yüzde 80-90’ı ya doğrudan ya dolaylı İsrail ajanı gibidir. Faaliyetleri Amerika adına bile olsa neticeleri İsrail’in hanesine yazılıyor.

Uyanık olma zamanı.

DTP YİNE BAŞARDI!

Tam bu yazıyı tamamlamışken, Anayasa Mahkemesi’nin, DTP’yi kapattığı haberi geldi. Yazık ettiler. DTP’nin ekmeğine yağ sürüldü.

Elbette DTP’liler -özellikle bazıları- partinin kapatılması için can atıyorlardı. Ne kadar zevzeklik/gevezelik varsa yapıyorlardı. Başardılar. Partiyi kapattırdılar. Şimdi bahaneleri var ki açılımı sabote etsinler. Tam da burada Hz. Musa’nın “Allah’ım içimizdeki sefihlerden dolayı bizi helak mı edeceksin?” şeklindeki niyazı aklıma geldi. Allah millete zeval vermesin.

DUA MİTİNGLERİNE DAVET

Bu arada benim Türkler’e ve Kürtler’e bir teklifim olacak.

İki halk da Müslümandır ve Kur’an’a yüksek bir bağlılıkları vardır. Onu kutsal ve aziz bilirler. Nitekim de Kuran müminler için şifa, zalimler için hüsrandır. Acaba yiğit bir STK çıkıp, bu ateşin söndürülmesi için toplu dualar organize edemez mi?  Yahut mesela yüz bin hatim okuma/okutma vazifesini üstlenemez mi?

Sultanahmet Meydanı’nda, Diyarbakır’da, Erzurum’da, Trabzon’da, Amasya’da, Antalya’da, Edirne’de ve Manisa’da eş zamanlı olarak dua mitingleri organize edilemez mi?

Yağmur duasına çıkar gibi, insanları meydanlarda toplayıp, büyük ve külli bir kalbin niyazı gibi şu yangını söndürmesi için insanları Büyük Divan’a durduramaz mı? Ne kaybederiz?

Böyle organizasyonları yapacak çok sayıda sivil örgüt ve STK’mız vardır eminim. Nutuk atmaya gerek duymadan, terörü lanetlemeye, birilerine “elleriniz kırılsın” demeye, “hepimiz filanız/feşmekanız” demeye gerek duymadan, sadece dua etmek ve niyaz etmek için bir araya gelmiş milyonları düşünün. İnanın o odaklanma, o konsantrasyon manivelası yeri yerinden oynatır. Yapın böyle bir organizasyon, bakalım, neler olacak birlikte görürüz. Sözüm hamiyet sahiplerinedir tabii.

Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Laz, Arnavut, hatta katılmak isterlerse ehli kitap olanları da aramıza alarak halimizi Âlemlerin Rabbine arz etsek ne kaybederiz?

Hadi Bismillah!

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

Çanakkale Geçilmedi…

Elhamdülillah, bu millet bir kez daha Çanakkale’nin geçilmez olduğunu gösterdi. Bir kere daha, bu millet, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir