Ayasofya’da Dans

Genel Yayın Müdürümüz can dostum Nazif Okumuş, son günlerde sık sık beni sükûnete davet ediyor…

“Senin üslubun yumuşak ve dinlendirici. Ama son günlerde zehir zenberek yazılar yazıyorsun. Biraz sakinleş” diye samimi bir tavsiyede bulundu…

Hakkı var. Öfkelendiğimi, zaman zaman sınırı aştığımı biliyorum. O yüzden de yazılarım üzerinde tashih yapma hakkını ona verdim… Bu belki tuhaf gelebilir ama, halet‑i ruhiyemi çok iyi bildiğine emin olduğum için müsterihim…

Ama kusura bakmasınlar, bugün yine zehir zenberek bir yazı yazacağım… Çünkü bu memlekette toplumu provoke etmek için her türlü müptezelliğe başvuruluyor… İnsanı bütün zerreleriyle isyana sürüklüyorlar…

Okuyucularım hatırlar. Aya İrini‘de bir bale gösterisi yapılmıştı geçtiğimiz yıl. Ben o vesile ile bir yazı yazmış, bu yakışıksız, ahlaksız ve cibiliyetsiz yaklaşımı eleştirmiştim…

Elbette ki baleye, dansa, gösteriye bir itirazımız yok. Bunların sahneye konabileceği mekanlar bolca mevcutken, bir takım inançsız, mukadesatsız ve mukaddesatsız oldukları için de şeref ve haysiyetten nasipleri olmayan kimselerin, sırf dini mukaddesleri alaya almak için bu tür sanatsal faaliyetlerine dini mekanları sahne olarak seçmeleri maksatlıdır ve inanç sahiplerine hakarettir…

O zaman düşüncelerimizi yukarıdaki sözlerle dile getirmiştik. Aya İrini gibi ibadet maksatlı inşa edilmiş bir binada ‑hangi dine ait olursa olsun, ibadet yeri bizim için kutsaldır‑ şehvet deprenişlerinin sanat olarak sahnelenmesine karşı çıkmıştık…

Şimdi ise çok daha küstahça, çok daha edepsizce bir oyun sahneleniyor…

İki dine hizmet etmiş, bin 500 yıl boyunca ilahi terennümlere sahne olmuş Ayasofya Camii, Freud‘a parmak ısırtacak şehevi deprenişlere sahne olacak…

Kimden olduğu ve neye hizmet ettiği belli olmayan, isminin başına prof. titrini almış Çağdaş Ebu Cehil bir danışmanın öncülüğünde, bir yığın soytarı ‑soytarıyı gösterici olarak algılayın‑ bedenlerinin deprenişlerini sahneleyecekler…

Neymiş efendim, çağdaş bir gösteriymiş!…

Neymiş bu çağdaş gösteri?

Bakın ne diyor, bu adından başka hiç bir şeyi bize ait olmayan Alican Yaraş… Kim bu adam? Bugüne kadar ne yapmış, ismini kaç kişi duymuş, bu adama bu cesareti kim veriyor? Bu soruların cevabı şimdilik bizce meçhul. Bakın ne diyor bu adam:

“Bizim yaptığımız Türkiye kültürü üzerine bir çözümleme denemesi. Ancak Türkiye kültürleri demiyoruz. Türk kültürü de değil. 10 bin yıllık Anadolu kültüründen bahsediyoruz”

Görüyor musunuz, yaklaşımını? Aslında Türk kültürü olsa, öyle bir sahnede sergilenmez, sergilenemez. Bu, putperestlik kültüründen başka bir şey olamaz ve o yüzden de maksatlı olarak dini bir mekan seçiliyor…

Kendilerine ”Kilise Koridoru” anlamına gelen ”Narthex” adını vermişler. Sanatları (!) ise şehvetle titreşen vücutlarının becerilerini ortaya koymak…

Hatırlarsınız, şeytanın dişi askerlerinden olan Madonna, meşhur olmak için İsa heykeli ile sevişmişti..

Elbette ki meşhur olmak için cami duvarına şey etmek de bir yoldur. Sanırım Emre Kongar ile Alican Yaraş, işi biraz daha ileriye vardırarak zihinsel mastürbasyon yapacaklar, Ayasofya’nın lahuti kubbesi altında…

Anıtkabir’de eline Kur’an alıp, insanları Allah’a çağırdı diye Mahmut Kaçar‘ı, tımarhaneye tıkan zihniyete bakın ki, Allah adına inşa edilmiş bir mabette şehvet depresyonlarının sergilenmesine ses çıkarmıyor…

Sonra da Sayın Genel Müdürümüz, beni sükûnete davet ediyor…

İl sakin olabilirsin be kardeşim?…

***

Buradan Yunanistan’a ve Patrikhane’ye bir mesaj vermek isterim, utanarak, sıkılarak:

“Efendiler! Biz bu ilahi yapıya sahip çıkamıyoruz. Bizim beyefendilerin ilahi kaygıları kalmamış. Sizin dedelerinizin inşa ettiği şu mabede siz sahip çıkın bari. Sahip çıkın da Rabbin huzurunda bizi hacaletli duruma düşmekten kurtarın!”

Utanıyorum bu insanlardan, utanıyorum bir şey yapamamaktan, utanıyorum böyle tepkisiz bir toplumda yaşamaktan…

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

“Tenkitte ölçü”nün aşırılıkları (1)

22-23 Ekim tarihlerinde kaleme aldığım “Şanssız bir dâvâ adamı; Bediuzzaman” başlıklı yazımız, ya gerçekten maksadı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir