Dua, Zikir ve Silah

Mümin için en güçlü silah duadır.

Çünkü mümin, her olayın, her musibetin ve her sevincin altında Cenab‑ı Hakkın takdirini görür. O, insana ve insanlarla ilgili her olaya “şah damarı”ndan daha yakındır.

“İki kişi bir araya gelmişse üçüncüsü benim. Üç kişi bir araya gelmişse dördüncüsü benim” buyuruyor Allah.

O zaman şöyle bir soru akla gelebilir:

“Madem Allah müminlerin yardımcısıdır, niçin bugün dünyanın her tarafında müslümanlar, zulüm kan ve işkenceye reva görülüyorlar. Allah buna nasıl müsaade ediyor!”

Can alıcı bir soru.

Evet, niçin Allah müslümanlara bu acılı kaderi reva gördü?…

Bu soruya Bediuzzaman‘ın lisanıyla cevap verelim…

Bediuzzaman, eserlerinin birinde bir rüyasını anlatıyor. Rüyasında, “Birinci Cihan Harbinde niçin mağlup olduğumuz ve bu şanlı devlete (Osmanlı’ya) bu kederin niçin reva görüldüğü” sorulur.

Verdiği cevap ilginçi:

“Biz günde beş vakit namazı ihmal ettik. Cenab‑ı Hak da birikmiş secde ve rukularını, bütün bir milletin evlatlarını siperlerde yat kalk yaptırarak aldı…”

“Biz yılda bir ay oruç tutmayı nefsimize ağır gördük. Cenab‑ı Hak da bizleri yıllar süren açlık ve sefalete mahkum ederek alacağını tahsil etti…”

“Biz malımızın kırkta birini kendi fakirlerimize zekat olarak vermekten kaçındık. Cenab‑ı Hak da müterakim (birikmiş) zekat borcumuzu tahsil için paralarımızı, savaş araç ve gereçlerine harcatarak badıhava etti…”

Haccın ihmaline gelince… O ise, uzun yıllar yabancı bayraklar altında acılı hicranlar yaşamamıza neden oldu…

………

Bu cevap inananlara çok şey anlatır. İnanmayanları ise öfkeye sevk eder. Nitekim Kur’an da mümin için şifa ve rahmet olduğu halde inanmayanların öfkesini arttırır…

Demek kaderin bize rava gördüğü, bizatihi bizim ihmallerimizin, ahde vefasızlığımızın eseridir.

Adalet‑i İlahiye mutlaktır. Kafiri de mümini de kuşatır. Hata yapan, ihmal eden ceremesini çeker…

İşte müslümanların yaşadıklarının özeti…

* * *

Bu, işin bir yanı…

Diğer yanı ise musibet zamanlarının aynı zamanda dua ve zikir zamanı olduğudur…

Nasıl ki, fecir, Sabah namazının vaktinin girdiğini gösterir, Güneş tutulması Husuf Namazı’nın vaktine işaret eder. Öyle de bela ve musibetler de şiddetli istiğfar ve dua zamanıdır.

Dua müminin silahıdır.

Cenab‑ı Hak “Duanız olmasaydı neye yarardınız?” buyuruyor…

Evet duasız mümin, silahsız nefere benzer. Zikir ve hamd ise silaha sürülen mermi…

Ne buyuruyor Cenab‑ı Hak Resulüne:

“Vema rameyte iz rameyte velakinnellahe rama”

Bedir günü, Hz. Peygamber, savaşın en şiddetli anında yerden bir avuç kum alıp müşriklerin üzerine savurmuştu da müşriklerin elebaşılları sapır sapır yere düşmüşlerdi. İşte Cenab‑ı Hak onu hatırlatarak “O kumu attığında sen atmadın, biz attık” buyurur.

Allah’ın görünmez orduları vardır. Bizim savaş tarihimizde bunun sayısız yaşanmış örnekleri mevcuttur. Ama bunu münkirlere enlatamazsınız. Çünkü gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri kılflıdır…

Biz ise muvahhidiz, müminiz ve inanıyoruz ki “Cenab‑ı Hakkın takdir ve kudretinden başka hiç bir güç yoktur”

Öyleyse kalkın dua edin… Samim‑i kalbinizle yalvarın. Yapabilirseniz göz yaşı dökün… Önce günahlarınızdan dolayı tevbe edin, ardından da Bosna için, Çeçenistan için, Karabağ için Filistin için, başbelamız terör için Allah’a yalvarın.

Yemin ediyorum bu samimi dualar, onların başına bomba gibi iner. Hiç bir şey olmazsa, acı çeken kardeşleriniz için vicdani görevinizi yapmış olursunuz…

Şimdi sizden isteğim şudur:

Kur’an bölükleri oluşturun!.

Kur’an 30 cüzdür. Her cüzü bir kişiye verirseniz, 30 kişilik bölükler oluşur. Oturup Kur’an okuyun. Ve onu Bosnalıların, Çeçenlerin, Karabağlıların imdadına gönderin.

Ey millet sizden yüzbin hatim istiyorum. 100 bin hatim, ne yapar demeyin. Siz bunu yerine getirin sonucunu görürsünüz…

Cevşen okumasını bilenler de Cevşen okusun. O en kudretli silahlardan biridir. Cevşen ilahi sırlarır özüdür. Peygamberimiz’e Uhut Savaşı‘nda Cebrail tarafından getirilmiş ve “Zırhı cıkar bunu oku!” diye ferman edilmiş…

Malumunuz, Peygamberimiz, Uhud Savaşı’nın şiddetli geçeceğini bildiği için iki zırhı üst üste giymişti. Nitekim bu savaşta müşrik saldırılarından mübarek dişleri kırılmıştı…

İşte Allah’ın Resulü, böyle şiddetli bir savaşta, zırhını çıkarıp duaya istinat etmişti… Cevşen o duadır…

“Allah için bir şey yapın” diyorum. Yapabileceğiniz en kolay ama en güçlü iş ‑tabi maddi hiç bir şey yapamıyorsanız‑ dua etmektir, Kur’an okumaktır…

Ey dua ve zikir ehli! Hadi görev başına…

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

“Tenkitte ölçü”nün aşırılıkları (1)

22-23 Ekim tarihlerinde kaleme aldığım “Şanssız bir dâvâ adamı; Bediuzzaman” başlıklı yazımız, ya gerçekten maksadı …

Yorum Yok

  1. Hocam selamün aleyküm ben kendimce ibadetlerimi yapan biriyim fakat yüzümün genç kalmasının yaşıma göre genetik olarak erken yaşlandigimizi görüyorum yüzümün genç kalması güzelleşmesi için bir esme var mıdır

Berna için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir