Provokasyon

Bildiğiniz gibi önceki akşam, bazı kahvehanelerin taranması ve bunun neticesinde birkaç insanımızın hayatını kaybetmesiyle başlayan olaylar, endişe verici boyutlara gelmiş bulunuyor.

Hadisenin cereyan etseniden 15 dakika sonra büyük kalabalıkların sokağa dökülmesi ve polisle çatışmaya girmesi, organize bir hareket ihtimalini arttırıyor.

Kalabalık arasında çok sayıda yüzü gizlenmiş insanların bulunması da bu ihtimali arttırıyor. Olaylarda yaralanan şahsın taranma olayının bir dakikalık bir zaman dilimi içinde gerçekleştiğini söylemesine rağmen, daha sonra kameralara konuşan vatandaşların bir kısmı polisin bütün aramalara rağmen özellikle geç geldiğini vurgulamaları da ilginç bir çelişki ve dikkat çekici geldi bize…

Keza kalabalığın içinden bazılarının attıkları şu sloganlar olayın provokasyon olduğunu daha da güçlendiriyor:

‑Gazi mahallesi faşizme mezar olacak

‑Kahrolsun düzen partileri

‑Katil polis!

***

Olayı takip eden muhabirlerle yaptığımız görüşmede, bize olayın Dev‑Sol’un bir iç hesaplaşması olabileceği yolunda bilgiler aktardılar.

Ama ne yazık ki olay kısa sürede şirazeden çıktı. Dün de üç beş yerde aynı anda toplanan büyük kalabalıklar önceki gece yaşanan olayları protesto ettiler. Biz bu yazıyı yazdığımız saatlere kadar bir ilkokul bombalanmış, yer yer polisle çatışmalar gerçekleşmişti…

Bu gidiş gerçekten tehlikelidir.

Biz Alevi vatandaşların sağduyusuna inanıyoruz. Eminiz ki aklı başında olanlar bunun bir provokasyon olduğunu, halkın birbirine düşürülmesi için tezgahlandığını bilirler ve insanlarını yatıştırırlar…

Ancak kitle psikolojisi tuhaftır. İnsanlar galeyana geldi mi nerede duracaklarını bilemezler. Bizim burada tavsiye edeceğimiz bir şey varsa o da alevi cemaati önde gelenlerinin acilen devreye girip bu insanları teskin etmeye çalışmalarıdır.

Dünkü gazetelerin başlıklarına baktım. Genelde hepsi meseleye soğukkanlılıkla yaklaşmışlar ve olayın provokasyon olduğu gerçeğini vurgulamışlar.

Bir tek Cumhuriyet gazetesi, ateşe kürükle gitmek istercesine meseleyi bir Alevi‑Sünni çatışması diye vermiş.

Olayın bir Alevi‑Sünni meselesi olmadığını bal gibi biliyorlar. Acaba, Cumhuriyet yönetiminin, Türkiye’nin karışmasından, insanlarımızın birbirine girmesinde bir beklentileri mi var?

Burada Sünni kesime de söyleyecek bir iki sözümüz var. Olayların seyri ne boyuta gelirse gelsin, meseleye taraf olmamalarıdır.

Çünkü bu provokasyonu tertip eden mihraklar kesinlikle karşı saldırıyı da tertiplemişlerdir. Yani bugün Alevi vatandaşlarımıza yönelik kahve taranmışsa yarın veya öbür gün de sünni kimliği belirgin bir yerlere saldırı gerçekleşebilir.

Nasılki önceki gece gerçekleştirilen tarama olayı sünnilerin işi değilse, yarın olacağı muhtemel salıdırıların da Aleviler’den olmayacağı bilinmeli. İkisini tezgahlayan aynı mihrak olacaktır.

Burada şunu da hatırlatmak isterim. Bundan bir iki ay önce CIA eski başkanıyla yapılan bir görüşmede, 1995 ve 1996 yılında Pakistan ve Türkiye’nin karışabileceğine dikkat çekmişti. Hatta şunu da belirtmişti:

“‑Ben CIA’nın başında olsaydım, Türkiye’yi ajandamın başına yazardım”

Bugün aynı durum Pakistan için geçerli. Pakistan iki aydır karıştırılıyor ve bugüne kadar 300 kişi hayatını kaybetti. Batıya kafa tutan, kendi bombasını yapmaya çalışan Pakistan’a, bu çabaları işte böyle terörle ödettiriliyor.

Biz de de ne zaman sağlıklı bir adım atılsa terör gündeme sokuluyor. Biraz, evet biraz feraseti olan, olup bitenleri görür ve provokasyona gelmez!

***

Medya uzun bir süreden beri Alevileri rejimin teminatı şeklinde lanse etti. Nitekim de laiklik ve demokrasi konusunda bu insanlarımızın hassasiyeti daha fazla. Öyleyse rejimin tehlikeye girmesine sebep olacak olaylardan da kaçınmak zorundadırlar.

Biz inanıyoruz ki Alevi‑Bektaşi geleneğindeki hoşgörü kısa sürede bu kesime hakim olur da taşkınlıklar bir an önce biter ve olaylar yatışır…

Artık her kesim bilmeli ve görmeli ki, bazı iç ve dış karanlık güçler memleketi parçalamak için her yola başvuruyorlar. Önce sol‑sağ meselesiyle ülkeyi parçalamaya çalıştılar. Sonra Kürt‑Türk ikiliği aramıza sokulmak istendi. Bu yara da kapanmaya yüz tutunca şimdi de Alevi ve Sünni meselesini zorlamaya başladılar.

Aman size kurban olayım bu numarayı yutmayın. Biz Anadolu’ya birlikte geldik, birlikte acı çektik, bu ülkeyi birlikte kurtardık. Ne olur bu provokasyonlara gelmeyin. Bu milletin engin hoşgörüsü ve sağduyunuzu kullanın.

Hacı Bektaş Veliye ve Yunus Emreye kulak verin.

‑Gelin Canlar bir olalım!

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

“Tenkitte ölçü”nün aşırılıkları (1)

22-23 Ekim tarihlerinde kaleme aldığım “Şanssız bir dâvâ adamı; Bediuzzaman” başlıklı yazımız, ya gerçekten maksadı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir